Nice önemli isimleri musalla taşından uğurlayan Fatih Camii, tarihî günlerinden birini yaşıyor. Binlerce hüzünlü sima, al bayrağa bürünmüş tabuta nemli gözlerle bakıyor. Birazdan veda edecekleri zatla belki yaşadıkları mutlu hatıralar geliyor gözlerinin önüne. Belki de onun heyecanla anlattığı dersler, konferanslar, ilme aşkı, yeni bir nesil için kurduğu hülyalar geliyor akıllarına. Ama herkes ne kadar büyük bir değeri kaybettiğinin farkında. O hüzünlü cemaat arasında kimler yok ki? Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, akademisyenler, iş adamları, öğretmenler, doktorlar, öğrencileri ve daha niceleri… Çok kimseye nasip olmayacak seçkin bir kalabalık saygıyla saf tutuyor. Derken hüzünlü ama vakur bir tekbir sesi yükseliyor Fatih Sultan Mehmet’in gölgesinde. Namazın ardından ise helâlleşme faslına geçiliyor. Musallada yatan zatın emeğinin daha çok olduğu şuuruyla gür bir “Helâl olsun!” sesi yükseliyor. Namazın ardından kısa bir konuşma yapan imamın sözleri de birazdan omuzlarda yükselecek zatın değerini ortaya koyar nitelikte: “Prof. Dr. Sabahattin Zaim Hoca, Peygambersiz devrin sahabesi gibi yaşadı.” Biz de ‘Hocaların Hocası’ olarak bilinen son devrin bu mümtaz şahsiyetini daha yakından tanımak için hayatına göz atmak istedik.
Ömrünü ilme, insan yetiştirmeye ve hayır işlerine adamış bir gönül insanı olan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Konya’dan Balkanlar’a göçen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Üsküp’ün Bulgaristan’a doğru uzanan İşkip şehrinde yaşayan Keresteci Mehmet Bey’in oğlu. Onun doğduğu yıllar Devlet-i Âliye’nin dört bir yandan düşmanla yaka paça olduğu dönemlerdi. Zaten o dünyaya geldiğinde (1926) babası önce Balkan cephesinde, sonra da Birinci Cihan Harbi sırasında Kafkas Cephesi’nde savaşıyordu.
Harbin akabinde Yugoslavya’nın Türk ve Müslümanlara uyguladığı zulüm sebebeyle baba Mehmet Bey ailesiyle birlikte anavatana geri dönme kararı alır. 1934 yılında Türkiye’ye geldiklerinde İstanbul’a yerleşirler. Zaim, ilkokulu Çarşamba’daki Fethiye Okulu, liseyi ise Vefa Lisesi’nde tamamlar. Ünlü felsefe hocası Nurettin Topçu ve tarih hocası Reşat Ekrem Koç gibi dönemin önemli isimlerinden dersler alır. 1947’de Mülkiye’yi bitirdikten sonra ise iş hayatına İstanbul’da Fatih kaymakam vekili olarak başlar. Bir yandan da akademik kariyerine devam eder. Memuriyetle akademik çalışma arasında birtakım sıkıntılar yaşasa da eğitimini aksatmaz. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, iktisat, işletme ve sosyal siyaset üzerinde yoğunlaşır. Eğitim aşkı onu bir süreliğine Amerika’ya sürükler.
1955 yılında doçent olur ve 1957 Kasım’ında Türkiye’de ilk kez çalışma ekonomisi dersini vermeye başlar. Ders vermekle kendini kısıtlamayan Sabahattin Zaim, İstanbul’un bütün fabrikalarını belediye çalışanlarıyla birlikte tespit eder ve İstanbul sanayisinin mevcut durumunu ortaya koyar. Bu çalışmayla profesörlük unvanını kazanır.
Zaim Hoca yoğun eğitim hayatının yanı sıra, ruh ve mana dünyasını da ihmal etmez. İstanbul’un mana büyüklerinden Abdülaziz Efendi’nin sohbetlerine katılır. Buradaki toplantılarda Necmettin Erbakan, Mustafa Köseoğulları, Osman Çataklı, Rıdvan Dedeoğlu, Korkut Özal ve Şadi Pehlivanoğlu gibi isimlerle tanışır. Türk sanayiinde mihenk taşlarından birisi olacak Gümüş Motor Projesi bu görüşmelerde ortaya çıkar. Zaim Hoca, 1958’de Uzel Traktör Sanayii ile Anadolu Cam Sanayii’nin kurulmasına önayak olur. Türk Motor Sanayii’nde yönetim kurulu üyeliğinde bulunur.
İSLÂM DÜNYASINI BİR ARAYA GETİREN KONFERANSLAR
Sabahattin Hoca’nın ekonomi alanındaki çalışma ve gayretleri sadece Türkiye ile sınırlı kalmaz. İslâm dünyasında birçok önemli görevi ifa eder. Yaptığı çalışmalarla aranan ekonomi hocası ve otoritelerinden biri haline gelir. 1980’de Suudi Arabistan’daki okullarda dersler verir. İslâm dünyasını bir araya getiren birçok konferans düzenler. Örneğin 1969’da ilk defa ‘İslâm İktisadı Konferansı’nı organize eder. Cidde’de Uluslararası İslâm İktisadî Enstitüsü, akabinde İslâm Kalkınma Bankası kurulmasında önayak olur.
Yarım asra yakın akademisyenliği süresince yurt içinde ve dışında dersler veren, binlerce öğrenci, uzman ve bilim adamı yetiştiren, çok sayıda ünlü isme hocalık yapan Profesör Zaim, 1998’de emekliye ayrılır. Ama o emekliliğinde de boş durmaz. Son nefesine kadar çeşitli toplantılara katılır, konferanslar verir, yurt içi ve dışındaki sosyal ve kültürel faaliyetlere iştirak eder. 2003-2004 yılları arasında ise Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğünü yapar.
Sabahattin Zaim, sadece hocalığı ve bilime katkılarıyla değil, sosyal ve kültürel alanda yaptığı hizmetlerle de tanınan bir isim olur. Başta Türkiye Milli Kültür Vakfı, İlim Yayma Vakfı, Aydınlar Ocağı, İslâmî İlimler Araştırma Vakfı ve Uluslararası İslâm İktisatçıları Cemiyeti olmak üzere çok sayıda vakıf ve derneğin kurucuları arasında yer alır.
81 yıllık ömrüne sayısız eser ve hizmetler sığdırıp ‘hoş bir sada’ bırakarak aramızdan ayrılan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, lenf kanseri sebebiyle 10 Aralık 2007 tarihinde vefat eder. Son yolculuğunda onu, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere “Fidanlarım” dediği öğrencileri ve binlerce seveni uğurlar.
Sabahattin Hoca, aramızdan ayrıldı ama geride bıraktığı eserler, yetiştirdiği ‘fidanlar’ onu ve adını yaşatmaya devam edecek. Ne mutlu ömrünü onun gibi dolu dolu yaşayıp arkasında silinmez, güzel izler bırakanlara…
Cihan Yenilmez
Yenibahar